
Ayhan Sicimoğlu - Tüm Köşe Yazıları - Sayfa 1
- Select a language for the TTS:
- Turkish Female
- Turkish Male
- Language selected: (auto detect) - TR
Play all audios:

“Bu dünyadan sıkıldım, tamamen başka bir gezegene gitmek istiyorum.” diyorsanız Japonya’yı deneyebilirsiniz. İnsanlar, kurallar, örf ve âdetler tamamen değişik, başka bir gezegen belki bu
güneş sisteminde, zaten esas adı olan ‘Nippon’ da ‘yükselen güneşin ülkesi’ demek imiş. Bu defa suşi yaptım, sumo güreşlerine gittim güneşin ülkesinde. Hastasıyım... Şimdilerde çok moda olan
‘suşi’ ile tanışıklığım Yenidünya’nın da yeni yeni tanımaya başladığı, 1980 başlarının New York’una kadar geri gider. Tüm garsonlarının Japon ‘gay’ olduğu 7. Cadde’deki ‘Meriken’ adeta özel
kulübümüzdü... Tüm ‘Funky New York’ orada. Garsonumuz Angel kısa ve dişi adımları, kimonosu ve yüksek topuklu tahta takunyaları ile kelebekler gibi uçuşarak servis yapıyordu. Köşe masa hep
bizim... Rolling Stones’dan Keith Richards bile bulutların üstünden uçuşarak geliyor ve masamıza konuyor. New York’un o çılgın senelerinde çiğ balık bile yiyoruz! İncelikleri için Japon
mutfağındayım; önümüzde kesme tahtalarımız, özel bıçağımız, suşi pirincimiz, bir kâse ‘el ıslatma’ suyumuz, çiğ balıklarımız, ‘nori’ (kurutulmuş yosun yaprakları), wasabi (yeşil hardal),
ginger (zencefil turşusu), soya sosu, ıslak ve kuru bezlerimiz hazır. Maki yani sarma yapacağız. Yalnız ustanın İngilizcesi maki sarması kadar akıcı değil, zor anlıyorum. Japonların dili
bizimki kadar yumuşak değil, kolay dönmüyor. İlk önce ‘chop stick’lerimizi ellerimiz arasına aldık, ellerimizi birbirine yapıştırıp alnımıza götürerek duamızı ettik. Önümüzdeki ‘makisu’
(suşi sarma hasırı) üzerine yarım yaprak noriyi parlak tarafı alta gelecek şekilde yerleştirdik. Ellerimizi, pirinç yapışmasın diye güzelce ıslattık. Evvelden hazırlanmış, pirinç sirkesi,
şeker ve tuz ile dinlendirilmiş haşlanmış pirinçten bir top alıp nori üzerine yaydık. Ortasına bir çizgi wasabi, üzerine tarifine göre çiğ balık dilimleri, salatalık, krem peynir, balık
yumurtası vesaire yerleştirdik. Sıkı durun, zor kısmı şimdi başlıyor... Sarma hasırının altına başparmaklarımızı soktuk ve ortasındaki malzemeyi dışarı taşırmadan yuvarlak silindir şeklinde
sardık. Sonra havalı bıçak darbeleri atarak dilimledik. Övünmek gibi varsın olsun, benim maki mükemmel çıktı. Sonra külah şeklinde sarılan ‘temaki’, top top yapılan ‘temari’ ve benim favorim
‘nigiri’... Suşiden gıda zehirlenmesi çok olası, aman dikkat! Çiğ yediğiniz deniz mahsulü çok ama çok taze olmalı. Japonya’da her yıl bir düzine insan ölüyormuş suşiden, ama bayat balıktan
değil ‘fugu’ veya İngilizcesi ile ‘blow fish’, yani balon balığından. Fugu çok pahalı bir balık... Porsiyonu 100 dolarmış. Ciğeri çok zehirli olduğu için ancak ehliyetli suşi şefleri
tarafından hazırlanabiliyor. İşi bilmezseniz sonuç 2-3 gün içerisinde feci bir şekilde ölüm! New York’ta ‘Japonica’ lokantasında kapıda bir yazı görmüştüm: “Şefimiz fugu ehliyetlidir”...
‘University Place’te, 10. Sokak’ın kesiştiği köşedeki Japonica’da bazen sıra beklersiniz ama beklemeye değer. İçeride ayrıca ayakkabıların çıktığı, yer sofralı bir özel ‘Geleneksel Japon
Odası’ var. Bir kere şarkıcı Madonna’yı görmüştüm orada, “Nasıl da oturuyor yerde bu kadın, ben olsam ayaklarım uyuşur” diye içimden geçirmiştim. Bir gün bu özel odayı biz de aldık, anladım
ki yer sofrasının altında bir çukur var, ayaklarını oradan aşağı sallandırıyorsun, ama dışarıdan bakarsan aynen yerde bağdaş kurmuş oturuyormuş görüntüsü veriyor. Fuguyu bilmem ama öldürecek
beni şu pratik zekâlı Amerikalılar. Suşi yapmak için artık İstanbul’da da pirinç sirkesi, nori, wasabi, zencefil turşusu var. Piyasada taze tonbalığı veya orkinos her zaman bulunmuyor,
balıkçınıza ısmarlayın, fakat donmamış ithal Norveç somonu var. Unutmayın, somonu tuzlayarak 24 saat bekletmeniz lazım.