Kedilerin nasil mirladiğinin gizemi sonunda çözüldü

Kedilerin nasil mirladiğinin gizemi sonunda çözüldü


Play all audios:


Onlarca yıldır araştırmacılar, kedi gibi küçük bir hayvanın, tipik olarak yaklaşık 20 ila 30 hertz frekansına sahip olan derin mırıltı sesini nasıl üretebildiğini merak ediyorlardı. Bu


perdedeki seslendirmelerin yalnızca çok daha uzun ses tellerine sahip olan filler gibi çok daha büyük hayvanlardan geldiği biliniyordu. Ancak Avusturyalı araştırmacıların çalışması ise,


şimdiye kadarki teorilerden farklı olarak kedi mırıltılarının insanlardaki ses tonlarına benzer şekilde üretilebileceğini öne sürüyor. Hollywood oyuncusu Scarlett Johansson ve şarkıcı Katy


Perry gibi birçok ünlü, hırıltılı ses tonlarıyla ilişkilendiriliyor. MIRLAMANIN FİZİKSEL OLMADIĞI ANLAŞILDI Araştırma, ölümcül hastalık nedeniyle uyutulan sekiz evcil kedinin gırtlağını


kullanan deneyleri içeriyordu.  Bilim insanları, çalışma için hayvanların ses tellerini sıkıştırarak içlerine nemli hava pompaladılar. Bu, kabaca insanların konuşmak için kullandığı ve


seslerin hırıltılı olmasını sağlayan yapıya benziyordu. Araştırmacılar tüm gırtlaklardan 25 ila 30 hertz arasında mırıltı üretmeyi başardılar; bu da gürültünün kedinin beyninden gelen


sinyallere ya da devam eden kas kasılmalarına ihtiyaç duymadığını gösteriyor. Kediler mutlu olduklarında, kaygılı olduklarında, korktuklarında ya da doğum yaparken mırıldanırlar. Çalışmayı


yöneten Viyana Üniversitesi'nden ses bilimcisi Christian Herbst, bulguların gelecekteki çalışmalarla doğrulanması halinde, insan ve hayvan sesli iletişiminin daha büyük resmine ışık


tutabileceğine inanıyor. Herbst, “Farklı türlerde bu mekanizma çeşitli organlarda gelişti: İnsanlarda ve diğer memelilerde ses telleriyle birlikte gırtlak; yunuslar gibi dişli balinalarda


burun; kuşlarda ise bu, sirenkstir. Yani bu evrimsel biyolojinin derin bir sorusudur. 50 yıl boyunca kedi mırlamasının fizyolojik bir mekanizma tarafından üretildiğine inanılıyordu; bu da


kuralın istisnasıdır. Çalışmamız bu istisnanın belki de kesinlikle gerekli olmayabileceğini gösteriyor.” dedi. Sonuçlar Current Biology dergisinde yayınlandı.